Artık çok popüler,herkes tarafından tanınıyor ama hala okumaya devam ediyorsanız,Lana Del Rey'in depresif hayatına doğru bir yolculuğa çıkacağız.
Lana Del Rey in gerçek adı Elizabeth Grant. Bir röportajında “Kendimi ve müziğimi insanlara anlatabilmek için farklı bir isme ihtiyacım olduğunu hissediyordum” demiş ve bu ismi almış.
Amerikan kültürünün tam anlamıyla yansıması,en çok bu yönüyle eleştirilen ve proje olduğu iddia edilen bir isim.Artık proje mi değil mi orasını bilemeyeceğim ama öyleyse de Miley Cyrus gibi bir projeden iyidir diye düşünüyorum. Amerikan kültürüne gelince de, oraların bayrak şairi diyebiliriz.Hemen her şarkısında bayrağından ve birkaç eyaletinden söz etmeden geçmiyor Lana.Ama popüler kültürü şarkılarında işleyiş üslubu ve ironileri çok güzel,çok ince.Bahsettiği yerlere gitmek istioyrsunuz,sanki siz de o anlattıklarını yaşamışsınız gibi gözünüzün önünde canlanıyor hayatı.Guns n Roses ve Axl Rose hayranı, sevdiği isimlerin etkileri müziğinde hissediliyor.Aşık olduğunu , ışıltılı hayatını, hüznünü o kadar iyi anlatıyor ki hah bu kadar iyi anlatılabilirdi diyorsunuz.Born To Die albümünün alternatif pop soundu ve vokalleri ,kendi yazdığı sözleri daha ilk albümünden Lana'nın farkını gösterdi zaten.
Aslında bundan önce Lizzy Grant A.K.A Lana Del Rey isimli bir çalışması ve Kill Kill isimli bir EP 'si var,unreleased şarkılarının onlarcasını youtube dan bulabilirsiniz.
Unreleased parçalarından benim favorilerim :Never Let Me Go,Angels Forever,Damn You ,She is Not Me, Pawn Shop Blues,Mermaid Motel,Paris,Starry Eyed.
Born to Die ile patlayıp Blue Jeans,Dark Paradise ,Summertime Sadness şarkılarıyla ve videolarıyla kendine sağlam bir yer edindi Lana.
Daha sonrasında Paradise ,8 yeni şarkıyla birlikte Born To Die 'ı da içeren albümü çıktı.Daha melodik bir albüm oldu Paradise, Cola,Body Electric,Bel Air albümde öne çıkan çalışmalardan.
Lana Del Rey Paradise'taki Gods and Monsters,Bel Air ve Body Electric şarkılarından oluşan Tropico isimli bir kısa film çekti.
Summer Wine coverı:
Great Gatsby filmi için young and beautiful'u kaydetti,Maleficent için de Once Upon A Dream'i seslendirdi.
Son olarak da Tim Burton 'ın yeni filmi Big Eyes'ın soundtrackinde yer alacak iki şarkı kaydetti.
Lana Del Rey 'in haziranda çıkan albümü Ultraviolence ise pürüzlü ve karanlık sounduyla,Born To Die 'ın popüler tınılarından uzak,daha karanlık ve kişisel bir albüm oldu.
Baktığınızda silikonlu dudakları,amerikan rüyası hayatıyla tamamen pop endüstrisine hizmet eden yapay bir görüntü gibi duruyor ama şarkı sözleri ve müziğinde diğerlerinden farkını hissedebiliyorsunuz.
Filminde bu şekilde yer almaktan çekinmiyor mesela.
Tropico'nun afişi:
Evet,genel olarak Lana Del Rey'in çalışmaları bunlar,henüz dinlemediyseniz şiddetle tavsiye ediyorum,ultraviolence hakkında yazdığım kısa bir yazıhttp://melomarketmusic.blogspot.com.tr/2015/01/2014un-en-iyi-albumleri.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder